Tip-2 diyabete beslenme ile tam şifa

Geleneksel beslenmeyi unuttuk. İşlenmiş gıdalar yiyerek kolaycılığı seçtik. Evlere pizza sipariş edip hafta sonları alışveriş merkezlerindeki hamburgercilerin önünde kuyruğa girdik.

Peki ne oldu? Diyabet patladı. Türkiye’de Fitoterapi alanında eğitim alan ilk tıp doktorlarından Fitoterapi Uzmanı Dr. Ümit Aktaş'a göre, eğer sağlıklı beslenmeye geri dönmezsek 40 yıl içinde nüfusun tamamı diyabetli olacak.

Dozu artan ilaçlar, işe yaramayan beslenme önerileri ve giderek ağırlaşan semptomlar… Bugüne kadar iyileşmez diye belletilen tip 2 diyabetin sadece beslenme modelini değiştirerek iyileştiği kanıtlandı.

Tıp dünyasının en prestijli yayınlarından Lancet’ta yayınlanan bir çalışmanın bulguları, tip 2 diyabetin ilaç kullanmadan, sadece diyet ve egzersizle iyileştiğini doğruladı.

Yıllardır modern tıpta uygulanan tip-2 diyabet tedavilerini reddeden Dr. Ümit Aktaş, bunların hiçbir işe yaramadığını belirterek "Biz zaten bunu yıllardır söylüyorduk, ama yabancı bilim adamları söyleyince gazeteler haber yapıverdi!" dedi.

Son 50-60 senedir uygulanan tip 2 diyabet tedavisinin ve diyabet hastalarına verilen beslenme önerilerinin fayda yerine zarar getirdiğini savunan Dr. Ümit Aktaş, "Bunu ilk fark eden hekim ben değilim! Mızrak çuvala sığmıyor. Uygulanan diyabet tedavileri ve diyetleri hastaları daha çok hasta ediyor, vücutta yaptığı tahribat giderek artıyor" diye konuştu.

İstatistikler de bu artışı gözler önüne seriyor. 2013 senesinde yayınlanan 6. Dünya Diyabet Atlası’na göre, Türkiye'de diyabet oranı hızla artıyor. Bu atlasa göre, komşumuz olan Yunanistan’da diyabet oranı %4,8 iken, ülkemizde %14,85’e çıkmış. Şu an ise ülkemizde, Avrupa ortalamasının 3 katı, dünya ortalamasının 2 katı diyabet hastası var. Böyle giderse, önümüzdeki kırk yıl içinde nüfusun tamamı diyabet olacak.

İnsülin iğnesine veda edenler

Tip 2 diyabetin doğru beslenme modeliyle iyileşmesine ilişkin tezini, Diyabet ve Zayıflama Kürleri adlı kitapta toplayan (Hayy Kitap, Mayıs 2017) Fitoterapi Uzmanı Dr. Ümit Aktaş, doğru beslenme modeliyle binlerce hastanın insülin iğnesinden kurtulduğunu vurguladı. Dr. Aktaş, gelişen tehlikeyi şöyle tarif etti:

"Diyabet tedavisi için kılavuzlar, tedavi protokolleri vardır. Hastanın kan şekeri değerleri yüksekse hemen ilaç verilir. İlaçla birlikte hasta diyetisyene yönlendirilir. “Diyabet diyeti” adı altında bol bol tam tahıl ürünü içeren bir diyet başlanır. Hastaya, ‘siz diyabet hastasısınız, günde en az 130 gr. karbonhidrat içeren diyetlerle beslenmelisiniz’ denilir. Bir süre sonra verilen ilaç hastanın kan şekerini dengelemeye yetmez olur, ilacın dozu artırılır. Yetmez, başka diyabet ilaçları eklenir. O da yetmeyince insülin iğnesine geçilir. Hatta öyle bir noktaya gelinir ki, pankreas artık insülin üretememeye başlar. Tip 2 diyabet hastası, artık tip 1 diyabete terfi etmiştir!"

Dr. Ümit Aktaş, bu görüşü destekleyen bir başka araştırmaya da atıfta bulundu:

"2011 yılında British Medical Journal’da yayınlanan bir meta-analiz için 33.000 kişinin yer aldığı tam 13 araştırma incelenmiş. Çalışmanın bulguları kan şekerini düşürerek etki eden diyabet ilaçlarının işe yaramadığını gösteriyor. Araştırmacılar 'Kan şekerini düşürerek etki eden ilaçların ölüm riskini azalttığına dair bir bulguya rastlamadık.' diye bir de not düşmüşler.”

Diyabet ilaç endüstrisini zengin ediyor

Diyabetin tedavilerinin hastaları iyileştirmediğini ama ilaç sektörünü daha da zenginleştirdiğini ileri süren Dr. Ümit Aktaş, "İşin içinde ilaç endüstrisinin cebini dolduran, sektörün her tarafını besleyen Diyabet gibi bir hastalık olduğunda, herkes üç maymunu oynamayı tercih eder. Hatta bir de utanmadan, 'Kardiyologlar, Fitoterapi uzmanları işlerine baksın, tip 2 diyabet tedavisini işin uzmanlarına bıraksınlar. Hastaların kafalarını karıştırıyorlar' diyerek bizlere aba altından sopa gösterirler! Oysa gerçekler hiç de onların söylediği gibi değil" dedi.

Neden Hasta Olduk?

Dr. Ümit Aktaş'a göre bu sorunun cevabı çok basit: Vücudumuzun tolere edemeyeceği kadar çok şeker, hiç olmadığı kadar çok karbonhidrat tüketiyoruz. İçi şeker dolu gazlı içecekler, çikolatalar, tatlılar, bol glutenli ekmek, makarna, pizza, mısır şurubu dolu işlenmiş gıdalar derken ortaya çıkan şeker ve gluten bombardımanı önce insülin metabolizmasını bozuyor, sonra insülin direnci ve fazla kilolar sorunu derinleştiriyor, en sonunda da tip 2 diyabet hastası oluyoruz.

Tip 2 diyabeti sakın ama sakın hafife almayın! Çünkü…

Kalp krizinden Alzheimer’a kadar pek çok hastalığın arkasındaki esas sorumlu insülin direnci ve diyabettir.

Diyabetin kanserlere yakalanma riskini artırdığını gösteren çok sayıda bilimsel çalışmalar var.

Dünyada bir numaralı ölüm sebebi olan kalp damar hastalıklarının en başta gelen sebebi diyabettir.

Diyabetli hastanın sadece kan şekeri yüksek değildir: Bu hastaların ayaklarında yaralar çıkar, böbrek yetmezliği oluşur, gözleri kör olur ve kansere yakalanma sıklığı artar.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.