Reflex Haber

Türkiye’de yılda 3 bin çocuk kanser olurken, tedavide başarı oranı yüzde 80’e çıktı

Sağlık

Prof. Dr. Tezer Kutluk, Türkiye’de yılda ortalama 3 bin çocuğun kansere yakalandığını açıklarken, tedavide başarı oranının yüzde 80’e çıktığını belirtti

Prof. Dr. Tezer Kutluk, önemli bilim insanlarımızdan... Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi çocuk onkolojisi öğretim üyeliği devam eden Prof. Dr. Kutluk, 2009-2011 arasında Avrupa Kanser Cemiyetleri’nin başkanlığını, 2014-2016 arasında ise Uluslararası Kanser Kontrol Örgütü’nün dönem başkanlığını yaptı. Kutluk’un Amerikan Pediatri Akademisi Onur Üyeliği ise devam ediyor. Çocukluk çağı kanserleri hakkında Milliyet’ten Mert İnan’ın sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Kutluk, Türkiye’de her yıl 0-14 yaş grubundaki 3 bin çocuğun kansere yakalandığını belirterek, “Kanser hem erişkinlerde hem çocuklarda artıyor. 1980’li yıllara göre çocukluk çağı kanserlerinde yüzde 13’ten fazla artış söz konusu. Bunun temel nedeni ise kanser farkındalığı ve tanı imkânlarında sağlanan gelişme” dedi.

YILDA 305 BİN KANSER

- Küresel ölçekte tablo nedir?

0-14 yaş grubunda her yıl her milyon çocukta 144 kanser vakası görülüyor. 0-14 yaş grubuna gençleri de ekleyerek 0-19 yaşa genişlettiğimizde bu grupta her milyon çocuğun 152’sinde kanser türleri görülüyor. Daha anlaşılır söylersek, dünyada 0-14 yaş grubunda her yıl 200 binden fazla çocuk kansere yakalanıyor. Çocuk ve gençler birlikte ele alındığında 0-19 yaş grubunda her yıl ortaya çıkan kanser sayısı 305 bin civarında. Türkiye’deki yıllık oran ise 3 bin çocuk civarında.

- Hangi kanser türleri ön planda?

Lösemi birinci sırada. Tüm çocuk kanserlerinin üçte biri lösemi. İkinci sırayı tüm tümörlerin yüzde 20’sini oluşturan beyin ve sinir sistemi tümörleri alıyor. Üçüncü sırada ise yüzde 12 ile lenfomalar var. Türkiye’de lösemi yine tüm çocukluk çağı kanserlerinin üçte birini oluşturuyor. İkinci sırayı yüzde 17 ile lenfomalar, üçüncü sırayı ise yüzde 13 ile beyin tümörleri alıyor. Diğer sık görülen tümörler ise Nöroblastom (sempatik sinir sisteminin tümörleri), böbrek, yumuşak doku, kemik, germ hücreli tümörler ile göz ve karaciğer.

- Tedavide ne kadar yol kat edildi?

1960’lı yıllarda çocuk kanserlerinin yüzde 20-25’i iyileştirilirken, bu oran günümüzde yüzde 80’leri aşmış durumda. Bu başarıda patoloji ve görüntüleme alanında gelişmelerle tanı yöntemlerinde çok yol alınmış olması etken. Cerrahi, radyoterapi ve kemoterapi alanındaki gelişmeler, hasta bakım kalitesinde ve destek tedavideki gelişmeler, çocuk kanseri alanında deneyimli insan gücü ve bilgi birikiminin artmasıyla sağlandı. Yüzde 80’lerin üzerine çıkılması olağanüstü düzeyde bir gelişme.

ÖLÜM FERMANI DEĞİL

- Çaresizlik sona eriyor diyebilir miyiz?

Tedavi başarısı bazı kanser türlerinde yüzde 90’ın bile üzerine çıkmasına karşın tedavi başarısı yüzde 50’yi geçmeyen durumlar da var. Her hasta için ayrı değerlendirme yapılmalı. Tedavi başarısında çocuk kanserlerinde yüzde 80’ler aşıldığından kanser tanısı ölüm fermanı gibi algılanmamalı. Yüzde 80’lik şansı yakalamak için her aşamada imkanlar kullanılmalı.

- Ailelere önerileriniz ve hastalığın belirtileri neler?

Erken, geç demeden tüm çocuk kanserlerinde tedavi şansı olduğunu bilmeliler. Yine de erken teşhis önemli. Sağlık kontrolleri düzenli yaptırılmalı. Kanser tek bir hastalık olmadığı için belirti ve bulgular kanserin türüne göre değişiyor. Belirtileri genel söylersek, lösemi için uzun süreli ateş, kanamalar, vücutta şişlikler (lenf bezeleri); lenfomalar için vücutta beklenmedik lenf bezi büyüklükleri, ani karın şişliği, solunum sıkıntısı; beyin tümörleri için ani göz kayması, sabah kusmaları, denge bozuklukları, felç. Nöroblastom ve Wilms tümöründe karında şişlik, kol ve bacaklarda şişlik. Tabii bu belirtiler mutlaka kanser anlamına gelmez Aileler çocuklarının düzenli kontrollerini yaptırmalı ve çocuklarının bakımlarını yaparken bir farklılık gördüklerinde doktora götürmeliler.

YENİ TEDAVİ YÖNTEMLERİ

Kutluk, “Şu an dünya genelinde immuno-onkoloji, hedefe yönelik ve bireyselleştirilmiş tedaviler gibi alanlarda önemli gelişmeler yaşanıyor. Yani erişkinlerde yüzde 70, çocuklarda yüzde 80’lere ulaşan tedavi başarılarının önümüzdeki yıllarda daha da iyi sonuçları sağlaması bekleniyor. Çocuklarda hedefe yönelik tedavi sayısı ve yeni ilaç sayısı erişkinlerdeki kadar sık olmasa da lenfomalarda B hücresine karşı geliştirilen tedaviler, nöroblastoma karşı geliştirilen antikorlar, Hodgkin hastalığında yeni moleküller ve 2017’de çok ses getiren ‘Car T cell’ tedavisi çok önemli gelişmeler olarak görülmeli” dedi.

‘Genetiğin kansere etkisi yüzde 10’

Bakırköy Belediye Başkanı Dr. Bülent Kerimoğlu’nun öncülüğünde sürdürülen sağlık seminerlerine bir yenisi eklendi. Bakırköy Belediyesi Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nün düzenlediği “Bağışıklığınız ne kadar güçlü, genleriniz ne durumda?” konulu seminere konuşmacı olarak genetik uzmanı Doç. Dr. Hakan Ulucan katıldı. Bakırköy Belediyesi Tarık Akan Konferans Salonu’ndaki seminerde Doç. Dr. Ulucan, genlerin meydana gelen hatalar nedeniyle işlevlerini yapamadığını, mutasyona uğramış genler olarak bilinen bu genlerin kanser gibi hastalıklara neden olduğunu dile getirdi.

‘Üç faktör etkili’

Yapılan çalışmalarda tüm kanserlerin yüzde 10’unda kalıtsal faktörlerin kanıtlandığını söyleyen Ulucan, “Sık gözlenen kanserlerle ilgili araştırmalarda, bazı hastalarda genetik değişiklikler saptanmıştır. Bu değişiklikler ailenin her bireyinde bulunmayabilir. Ama değişimin görüldüğü kişilerde kanser gelişimine neden olmaktadır. Türkiye’de kalp-damar hastalıklarından sonra ikinci en sık ölüm sebebi olan kanser genetik yatkınlık, yaşam tarzı ve çevresel faktörlerin bir araya gelmesiyle oluşuyor. Kanser, bireyin genetik yatkınlığı belirlenerek erken safhada teşhis edilebiliyor” dedi.

‘Kötü yaşamayın’

Genetik yatkınlığın tespitiyle kişiye özel yaşam tarzı geliştirilirse kanserin önlenebileceğini vurgulayan Ulucan, bağışıklık sistemini destekleyen programlarla hastalığa yakalanma riskinin azaldığını dile getirdi. Ulucan, vücudumuzdaki ‘Natural Killer’ (Doğal Öldürücü) hücrelerin aktivitesinin düşmemesi için stres, uykusuzluk, sigara ve enfeksiyondan uzak durulması, beslenme ve egzersize dikkat edilmesi gerektiğini belirtti. Ulucan bağışıklığın güçlenmesi için vitaminler, çinko, selenyum, curcumin, ginseng içeren gıdalar ve çörekotu ile sarımsak tüketilmesi önerisinde bulundu. (Kaynak: Milliyet)

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.