Kırık kalp sendromu:  Kalp krizi kadar tehlikeli

Kalbimiz ana rahminden başlayarak hayatımızın sonuna kadar milyonlarca kez atıyor. Tüm yaşamımız boyunca tıkır tıkır bir saat gibi işleyen kalbimiz, keşke hep sağlıkla ve sevgiyle atsa... Ancak istatistikler maalesef öyle demiyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre; 2014 yılında dünya çapında 10 milyon kişi (tüm ölümlerin yüzde 37'si), ülkemizde ise Sağlık Bakanlığı 2016 verilerine göre; 163 bin kişi (tüm ölümlerin yüzde 40'ı) kalp ve damar hastalıkları nedeniyle hayatını kaybediyor. Öte yandan ülkemizde yılda yaklaşık 300 bin kişi kalp krizi geçiriyor. Gelinen bu noktada, çağımızın en önemli sağlık problemlerinden biri olan kalp hastalıklarına dikkat çekmek için Acıbadem Kadıköy Hastanesi’nde, moderatörlüğünü hastanenin Direktör Yardımcısı Vildan Ortaç’ın yaptığı “Kalbiniz Sevgiyle Atsın” başlıklı sağlık söyleşisi düzenlendi. Kalp hastalıkları ve sağlıklı yaşam için bu hastalıklardan korunma yollarının tüm yönleriyle ele alındığı söyleşide Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Refik Erdim, son yıllarda adını sıkça duyduğumuz ve özellikle kadınları tehdit eden Kırık Kalp Sendromu’nun kalp krizi kadar tehlikeli olduğuna dikkat çekerken, Kardiyoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Selçuk Görmez de “Kalp sağlığı için sigara, hareketsizlik ve bilinçsiz beslenmeden uzak durun” dedi. Söyleşinin ardından katılımcılar, yoga eğitmeni Merih Kenet ile kalp yogası yaparak keyifli anlar geçirdiler.

Kalp krizini taklit ediyor

Nefes darlığı ve göğüs ağrısı yakınmaları oluştuğunda hemen hepimizin aklına kalp krizi geliyor. Ancak bu belirtiler özellikle son yıllarda adını sıkça duymaya başladığımız Kırık Kalp Sendromu’nun da habercisi olabiliyor. Kırık Kalp Sendromu’nun başlangıç belirtilerinin kalp krizini taklit ettiğini belirten Doç. Dr. Refik Erdim “Kesin tanı ise kalp anjiyosuyla konulabiliyor. Kalp krizinde anjiyo sonucunda kalp damarlarında tıkanıklık saptanırken, kırık kalp sendromlu hastaların damarları ise tamamen açık oluyor” dedi.

Duygusal stres kalbi kırıyor

Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Refik Erdim, Kırık Kalp Sendromu’na yol açan en önemli etkenlerin ise duygusal ve fiziksel stresler olduğunu söyledi. Örneğin eş veya sevgiliden ayrılma ya da onları kaybetme, herhangi bir olayda aşırı korkuya kapılma, iş kaybı veya şiddetli bir tartışma gibi duygusal stresler Kırık Kalp Sendromu’nun gelişmesine neden olabiliyor. Fiziksel streste ise; ağrılı diş çekimi, cerrahi operasyon veya tıbbi işlemler bu sendromu tetikleyebiliyor. Doç. Dr. Refik Erdim istisnai durumlarda piyangodan para kazanmak veya iş başarısı gibi ani ve aşırı heyecana yol açan mutlu olaylardan sonra da bu sendromun gelişebileceğine işaret etti.

Kadınlarda 9 kat fazla görülüyor

Dünyadaki sıklığı net olarak bilinmese de acil servise kalp krizi şüphesi ile başvuran hastaların yaklaşık yüzde 2-3’ünde Kırık Kalp Sendromu tespit edildiğini söyleyen Doç. Dr. Refik Erdim, en riskli grubun da kadınlar olduğuna dikkat çekti. Özellikle menopoz sonrası östrojen hormonunun azalmasına bağlı olarak riskin arttığına işaret eden Doç. Dr. Refik Erdim bu sendromun menopoz sonrası kadınlarda erkeklere göre 9 kat daha fazla gözlendiğini ifade etti. Ayrıca daha önceden anksiyete veya depresyon gibi psikiyatrik hastalığı olanlarda da Kırık Kalp Sendromu görülme oranının arttığını söyledi.

Ciddi ritim bozukluğuna neden olabilir

Kırık Kalp Sendromu’nda, adrenalin ve kortizol gibi stres hormonlarının kalp kası üzerinde olumsuz etkileri sebebiyle kalbin uç kısmı kasılma yeteneğini kaybederek balonlaşıyor. Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Refik Erdim kalp kasındaki kasılma kaybına bağlı olarak kalpte ciddi ritim bozukluğu, kalp yetmezliği ve şok gelişebildiği, hatta hastanın hayatını kaybedebileceği uyarısında bulundu. “Tedavide en önemli kısım stresin azaltılması ve ilaç tedavisidir” diyen Doç. Dr. Refik Erdim bu yöntemlerle sendromun 3-4 hafta içinde kontrol altına alınabildiğini anlattı.

Aşk ve sevgi riski azaltıyor

Kırık Kalp Sendromu’nun ortaya çıkmasına adrenalin ve kortizol gibi stres hormonları sebep olduğu için bu hormonların seviyelerinin azaltılması, endorfin gibi mutluluk hormon seviyelerinin artırılması riski düşürüyor. Sevgi dolu ve mutlu ortamlarda yaşayan kişilerde Kırık Kalp Sendromu’nun daha az görüldüğüne işaret eden Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Refik Erdim, “Örneğin aile desteği çok önemli. Öyle ki kalabalık yaşayan bireylerde yalnız yaşayan bireylere göre stres hormonları düzeylerinin daha az, mutluluk hormonlarının daha yüksek olduğu yıllardır biliniyor. Bunların yanı sıra aşk ve sevginin mutluluk hormonu seviyelerini artırarak hastalığa yakalanma riskini azalttığı da yapılan çalışmalarda gösterildi. Bunların yanı sıra arkadaşlarımız ve sevdiklerimizle daha fazla görüşmeli, mutlu olduğumuz işte çalışmalı veya hobilerimizi ihmal etmemeliyiz.” diyor.

Kalbin üç düşmanına dikkat!

Türkiye'de uzun yıllardır kalp ve damar hastalığı özellikle Batı Avrupa ülkeleriyle kıyaslandığında 5-6 yıl daha erken görülüyor. Kardiyoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Selçuk Görmez bu artışta temel nedenlerin sigara kullanımı, hareketsiz bir yaşam ve bilinçsiz beslenme olduğuna dikkat çekiyor. Sağlıklı ve uzun bir yaşam için özellikle bu 3 faktörden uzak durulması gerektiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Selçuk Görmez kalp hastalıklarını önlemek için alınması gereken önlemleri şöyle anlattı: “Kalp sağlığımız için haftada 5 gün 30 dakika süreyle düzenli ve tempolu yürüyüş, bisiklet veya yüzme gibi aktiviteler yapmamız çok önemli. Akdeniz tipi taze sebze ve meyve ile Omega 3’den zengin beyaz et ağırlıklı beslenmeye mutlaka özen göstermeliyiz. Bunun aksine uzun raf ömrüne sahip paketlenmiş market ürünlerinden ve aşırı tuz ile trans yağ içeren besinlerden ise uzak durmalıyız. Olabildiğinde stresten kaçınmalı, en az 7-8 saat kesintisiz uyumayı alışkanlık haline getirmeliyiz. ” Hiçbir yakınma olmasa bile düzenli olarak rutin muayeneden geçmenin son derece önemli olduğunu vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Selçuk Görmez, bunun yanı sıra kalpte oluşan sinyalleri dikkate alıp zaman kaybetmeden bir hekime başvurmanın da yaşamsal önem taşıdığına dikkat çekti.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.