Türkiye'de turizm işletmelerinden kamu kurumlarına uzanan geniş bir alanda görülen denetim açıkları, Fatih'te bir ailenin kimyasal zehirlenme ile yaşamını yitirdiği olayla gündemi sarsarken, bu sabah iki ayrı kentte yaşanan yeni zehirlenme vakaları halk sağlığı tartışmalarını yeniden alevlendirdi. İstanbul Fatih'te Böcek ailesinin ölümünün ardından, Gaziantep Oğuzeli Geri Gönderme Merkezi'nde 56 kişinin, Bolu'da ise Diş Hekimliği Fakültesi'nden 14 öğrencinin zehirlenme şüphesiyle hastanelere başvurması, kullanılan kimyasallardan denetim mekanizmalarına kadar uzanan yapısal sorunları bir kez daha görünür kıldı.
24 Saat'e değerlendirmede bulunan TTB Halk Sağlığı Kolu Yürütme Kurulu Başkanı Dr. Nasır Nesanır, ilaçlama şirketlerinden uygulanan mevzuata kadar sistemdeki denetim boşluklarını anlatarak, özellikle alüminyum fosfit-alüminyum fosfat karışıklığının nasıl ölümcül sonuçlara yol açabildiğini vurguladı. TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Yaşar Üzümcü ise benzer durumlarda vatandaşların nelere dikkat etmesi gerektiğine dair uyarılarda bulundu.
TTB Halk Sağlığı Kolu Yürütme Kurulu Başkanı Dr. Nesanır: 'Tekil bir hata değil, sistemik çöküşün göstergesi'
TTB Halk Sağlığı Kolu Yürütme Kurulu Başkanı Dr. Nasır Nesanır, Böcek ailesinin ölümü üzerinden yürüyen tartışmaların 'talihsiz bir olay' çerçevesine sıkıştırılamayacağını belirterek, Türkiye'de yıllardır biriken denetim zafiyetlerinin artık sistemik bir halk sağlığı sorunu hâline geldiğini ifade etti. Yetkin olmayan personel kullanımı, kontrolsüz kimyasal uygulamaları ve zayıflatılmış denetim birimlerinin bu tabloyu kaçınılmaz kıldığını vurguladı.
İlaçlama şirketleri hangi kurallarla çalışmak zorunda? Dr.Nesanır açıkladı
Nesanır, ilaçlama firmalarının 'Halk Sağlığı Alanında Haşerelere Karşı İlaçlama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik' kapsamında faaliyet göstermesi gerektiğini hatırlatarak şunları kaydetti:
'İlaçlamayı yapan şirketler 'Halk Sağlığı Alanında Haşerelere Karşı İlaçlama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik' kapsamında çalışmak zorundadır. Yönetmelik, 27 Ocak 2005'te Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kullanılacak maddeler 'biyosidal ürün' olarak adlandırılır ve Dünya Sağlık Örgütü standartlarına göre belirlenen etken madde miktarlarıyla düzenlenir. Ürünler yalnızca Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılmışsa kullanılabilir. Yönetmelik sorumlulukları da açıkça tanımlar: 'Kaza ve zehirlenmelere karşı gerekli tedbirlerin alınmasından, herhangi bir kaza ve zehirlenme hâlinde ilkyardımın yaptırılmasından ve tedavi kuruluşuna sevkten ekip sorumlusu, mesul müdür ve işyeri sahibi ayrı ayrı sorumludur.'
'Tartışma bilinçli biçimde otel, yemek veya acil hekimi üzerinden yürütülüyor'
Nesanır, kamuoyundaki tartışmanın bilinçli biçimde 'otel', 'yemek' veya 'acil hekim müdahalesi' eksenine çekildiğini, ancak bunun dikkatleri asıl noktadan uzaklaştırdığını söyleyerek şöyle devam etti:
'Tartışma bilinçli biçimde otel, yemek veya acil hekimi üzerinden yürütülmektedir. Oysa asıl sorulması gereken şunlardır: Otel en son ne zaman denetlendi? Uygunsuzluk tespit edildi mi? İlaçlama kayıtları tam mıydı? Kullanılan kimyasalın kontrolü kim tarafından yapıldı? Türkiye'de denetim birimleri hem personel hem uzmanlık açısından ciddi biçimde zayıflatılmıştır.'
Alüminyum fosfit-alüminyum fosfat karışıklığı: 'Hayati bir bilgi hatası'
Kamuoyunda sıkça karıştırılan iki kimyasal arasındaki farkı açıklayan Nesanır, ölümle ilişkilendirilen maddenin alüminyum fosfit olduğunu söyledi. Bu madde nemle temas ettiğinde dakikalar içinde öldürücü olabilen fosfin gazı açığa çıkardığını açıklayan Nesanır, iki madde arasındaki farkı şöyle anlattı:
'Kamuoyunda sıkça yanlış kullanılan 'alüminyum fosfat' ifadesi teknik olarak yanlıştır. Alüminyum fosfit, nemle temas ettiğinde fosfin gazı açığa çıkartarak dakikalar içinde öldürücü hale gelir. Alüminyum fosfat ise gıda ve ilaçlarda kullanılan, toksisitesi düşük bir bileşiktir. İsim benzerliği yanlış bilgilendirmeye yol açmaktadır.'
Bu tür kimyasalların nasıl kullanılacağına da değinen Nesanır şunları kaydetti:
'Alüminyum fosfit yalnızca lisanslı personel tarafından, tamamen boşaltılmış alanlarda ve kayıt tutularak uygulanabilir. Turizm işletmelerinde risk daha yüksektir çünkü aynı yapıda yüzlerce kişi konaklamaktadır.'
Gıda zehirlenmeleri neden arttı? Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Üzümcü açıkladı
Gıda zehirlenmesi vakalarındaki artışı iki temel sebebe bağlayan TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Yaşar Üzümcü, bunlardan ilkinin gıda güvenliği konusunda hiçbir eğitimden geçmemiş kişilerin kolaylıkla gıda işletmesi açabilmesi olduğunu vurguladı. 'Bu konuda herhangi bir kurs veya eğitim almamış, sadece cebine para koyabilen kişilerin doğrudan gıda hazırlama ve satış noktaları açtığını görüyoruz' diyen Üzümcü, bu işletmelerde çalışanların ve işyeri sahiplerinin gıda güvenliği bilincinden yoksun olduğunu belirtti.
'Denetim ekiplerinin içinde gıda mühendisi olmayan kişiler var'
Üzümcü'ye göre ikinci büyük sorun ise denetimler. Tarım ve Orman Bakanlığı'nın yetkisi altında yürütülen denetimlerin sayı olarak artmış görünmesine rağmen etkisinin azaldığını dile getiren Üzümcü, 'Denetim ekiplerinin sayısı artmadığı için işletmelerde geçirilen süre kısalmış olmalı. Bu da denetimin etkinliğini düşürüyor' ifadelerini kullandı.
Denetim ekiplerinin yapısına da dikkat çeken Üzümcü, gıda mühendislerinin ekiplerde mutlaka yer alması gerektiğini vurguladı:
'Ekiplerde gıda mühendisi olmayan kişiler var. Halbuki gıda mikrobiyolojisini bilen meslek, gıda mühendisliğidir. Denetim ekiplerinin içinde muhakkak gıda mühendisleri olmalı ve sayıları artırılmalıdır.'
Tüketiciler gıda satın alırken nelere dikkat etmeli? 'İşporta tarzı yerlerden gıda alınmamalı'
Üzümcü, tüketicilerin de gıda satın alırken dikkatli olması gerektiğini belirterek izlenebilirlik ilkesinin altını çizdi.
Sokakta ruhsatsız satılan ürünlerin izlenebilirlikten uzak olduğunu söyleyen Üzümcü, 'Tüketicinin dikkat etmesi gereken birinci madde, işporta tarzı yerlerden gıda almamak. Bu ürünlerin nerede, hangi koşullarda üretildiği belli değil' dedi.
Hazır gıda siparişlerinde de şüpheli bir durum fark edildiğinde ürünün kesinlikle tüketilmemesi gerektiğini belirten Üzümcü, 'Ücretini ödeseniz dahi tüketmeyin, iade edin ve 174 Alo Gıda Hattı'na şikâyette bulunun' ifadelerini kullandı.
Etiket okuma alışkanlığının önemine de değinen Üzümcü, özellikle soğuk zincir gerektiren gıdalarda taşıma ve saklama koşullarının hayati olduğunu söyledi.
'Oteller ve restoranlar yeterince denetlenmiyor'
Üzümcü, otellerin ve restoranların denetlenmesine ilişkin, 'Bakanlık denetliyor ama bu tür sorunlar çıktığına göre yeterince denetlenmiyor' dedi. Risk esaslı denetim sisteminin işletildiğini ancak hayvansal ürünler gibi yüksek riskli gıda hazırlayan yerlerin daha sık kontrol edilmesi gerektiğini vurguladı.
Bazı denetimlerin önceden haber verilerek yapıldığı yönündeki iddialara da değinen Üzümcü, 'Eğer böyle bir şey varsa çok yanlış' diyerek denetim süreçlerinin siyasi baskıdan uzak olması gerektiğini söyledi.
'Böyle bir tablo ülkenin itibarı ve turizmi için de büyük bir felaket olur'
Son günlerde artan vakalara dikkat çeken Üzümcü, 'Onlarca, yüzlerce insan etkilenebiliyor. Büyük bir şans eseri henüz ölümle sonuçlanan bir vakayla karşılaşmadık ama bu olmayacağı anlamına gelmez. Böyle bir tablo ülkenin itibarı ve turizmi için de büyük bir felaket olur' dedi.
'Gıda işletmeleri açılmadan önce eğitim zorunlu olmalı'
Üzümcü'nün altını çizdiği en kritik önerilerden biri ise gıda işletmesi açacak kişilerin zorunlu eğitime tabi tutulması:
'Bir dükkan açmak isteyen herkesin aklına önce gıda işletmesi geliyor. Fast food, büfe, küçük işletmeler: Bu tür yerleri açmadan önce işletme sahibinin ve çalışanlarının ciddi bir gıda güvenliği eğitiminden geçmesi, sınavla belge alması gerekiyor. Gelişmiş ülkelerde bu böyle, bizim de buraya geçmemiz gerekiyor.'