Sağlık

Akciğer Kanserinde Deneyim Haritası Sonuçları Açıklandı

Akciğer kanserinde erken tanı, tedaviye erişim ve hasta-hekim deneyimlerini değerlendiren araştırmanın ara bulguları açıklandı.

Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında, Roche İlaç Türkiye tarafından Türk Tıbbi Onkoloji Derneği ve Türk Kanser Derneği katkılarıyla yürütülen 'Akciğer Kanserinde Deneyim ve İçgörü Haritası' araştırmasının ara bulguları paylaşıldı. Ipsos Türkiye tarafından hazırlanan çalışma, erken tanı bilincini güçlendirmeyi ve tedavi sürecindeki hekim-hasta deneyimini bütüncül bir perspektifle ele almayı amaçlıyor.

Akciğer kanseri, dünya genelinde en fazla can kaybına neden olan kanser türü olmayı sürdürüyor. Türkiye'de de erkeklerde en sık görülen, kadınlarda ise giderek artan önemli bir sağlık sorunu olarak öne çıkıyor. 2022 verilerine göre ülkede 41 binden fazla yeni vaka tespit edilirken, akciğer kanseri tüm yeni tanıların yaklaşık yüzde 17'sini oluşturdu. Bu tablo, yalnızca tıbbi tedavinin değil, hastaların yaşadığı sürecin anlaşılmasının da kritik önem taşıdığını gösteriyor.

Hekimler Süreci Hız ve Erişim Açısından Değerlendiriyor

Araştırmanın hekim görüşmeleri, özellikle Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri (KHDAK) için tanı ve tedavi sürecindeki geliştirilmesi gereken alanlara işaret ediyor. Görüntüleme, biyopsi ve genetik testler gibi ileri tetkiklerin zamanında tamamlanmasının tedavi başarısına doğrudan etki ettiği belirtiliyor. Uzmanlar, bu testlere erişimin yaygınlaşmasının kişiye özel tedavi yaklaşımlarını güçlendireceğini vurguluyor.

Son yıllarda geri ödeme kapsamına alınan yenilikçi tedavilerin, hastalar tarafından olumlu karşılandığı da dikkat çekiyor. Hekimler ayrıca tanı anının hasta ve yakınları için büyük bir duygusal yük taşıdığına, bu nedenle empati temelli iletişimin önemine değiniyor. Bu noktada hekim iletişimini destekleyecek eğitim programlarının hasta-hasta hekim ilişkisini güçlendireceği ifade ediliyor.

Hastalar Farkındalığın Yetersiz Olduğunu Vurguluyor

Araştırmanın hasta görüşmeleri, erken belirtilerin çoğu zaman göz ardı edildiğini gösteriyor. Katılımcılar, öksürük, nefes darlığı veya halsizliği başlangıçta önemsemediklerini, yalnızca şiddetli ve geçmeyen belirtilerde hekime başvurduklarını belirtiyor. Bu durum, toplumda erken tanı bilincinin gelişmesi gerektiğini bir kez daha ortaya koyuyor. Yenilikçi tedavi alan hastalar ise günlük yaşamlarında belirgin bir iyileşme hissettiklerini ifade ediyor. Yaşam kalitesi odaklı parametrelerin tedavi planlamasında dikkate alınmasının 'hastalık hissinin azaldığı anları' artırdığı belirtiliyor. Psikososyal destek, benzer deneyime sahip kişilerle iletişim ve konaklama gibi ihtiyaçların da tedaviye uyum açısından önemli olduğu vurgulanıyor.

'Tedavi Deneyimi Artık Çok Boyutlu Bir Yaklaşımla Değerlendiriliyor'

Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Nuri Karadurmuş, araştırmanın klinik uygulamalardaki dönüşümü görünür kıldığını belirterek, yalnızca klinik verilerin değil, hastanın yaşam kalitesi, iletişim biçimi ve tedaviye uyumunun da tedavi sürecinin merkezine yerleştiğini söyledi. Prof. Karadurmuş, immünoterapilerin yaygınlaşmasının hekimlere yeni bir deneyim alanı açtığını ifade etti.

'Farkındalık Çalışmaları Erken Tanı İçin En Güçlü Araçlardan Biri'

Türk Kanser Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Burak Duruman, bulguların toplumda erken tanı konusunda daha fazla bilgilendirme ihtiyacı olduğunu ortaya koyduğunu belirtti. Farkındalığın yalnızca tanı oranlarını artırmadığını, tedavi sürecinde moral ve umut duygusunu da güçlendirdiğini vurguladı.

'Bilimsel İş Birlikleri Sağlık Ekosistemine Kalıcı Değer Katıyor'

Roche İlaç Türkiye Medikal Lideri Dr. Mahir Kurt, araştırmanın sağlık ekosistemi için sürdürülebilir gelişime katkı sunduğunu ifade etti. Dr. Kurt, hasta deneyimlerinin, hekim görüşlerinin ve toplumsal farkındalık çalışmalarının birleşmesinin gelecekte daha bütüncül çözümlerin önünü açacağını belirtti.