Sağlık Bakanlığı'nın sağlık çalışanlarına yaptığı giyim yardımları, açıklanan rakamlarla birlikte 'yardım' kavramının içinin ne kadar boşaltıldığını bir kez daha gözler önüne serdi. CHP İstanbul Milletvekili Dr. Gamze Akkuş İlgezdi'nin '66 lirayla çorap bile alınamaz' sözleriyle Meclis gündemine taşıdığı uygulama, yalnızca düşük tutarları değil, sağlık alanında yıllardır derinleşen kamucu yaklaşım eksikliğini de tartışmaya açtı. İlgezdi, basın açıklamasının ardından yaptığı değerlendirmede, bu tablonun münferit bir uygulama değil, sağlık sistemindeki yapısal çöküşün sonucu olduğunu vurguladı.
Gamze Akkuş İlgezdi, Sağlık Bakanlığı'nın giyim yardımı politikasını 24 Saat'e değerlendirdi. Sağlık emekçilerinin emekliliğe dahi yansımayan parçalı ödemelerle ayakta tutulmaya çalışıldığını belirten İlgezdi, 'Sağlıkta kamucu bir yaklaşım olmadığı için tepeden tırnağa bir çürümüşlük hali var' dedi. Uygulamaya ilişkin sahadaki maliyetleri ise Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyesi Dr. Nilüfer Ustael anlattı. Bir hekimin önlükten skrapa, terlikten yedek kıyafete uzanan zorunlu giderlerinin binlerce lirayı bulduğunu hatırlatan Ustael, 60-130 lira arasında değişen ödemelerin ne sahadaki gerçeklerle ne de kamu sorumluluğuyla bağdaştığını söyledi.
'Giyim yardımı 66 TL'den başlıyor'
CHP İstanbul Milletvekili Dr. Gamze Akkuş İlgezdi, Sağlık Bakanlığı'nın sağlık personeline yaptığı giyim yardımlarını kalem kalem açıklayarak rakamların piyasa koşullarıyla hiçbir bağının olmadığını vurguladı. Açıklanan tutarlara göre; Toplum Sağlığı Merkezi'nde (TSM) görev yapan veri hazırlama ve kontrol işletmenine 66 TL, tıbbi sekreter, diyetisyen ve teknikere 132 TL, sağlık memuruna 144,90 TL, memura 260,86 TL, TSM hemşiresine 568 TL, hemşireye 494 ile 585,11 TL arasında, ebe'ye ise 658 TL giyim yardımı yapıldı.
İlgezdi, 'Buna 'giyecek yardımı' diyen Bakanlık bürokratlarını çarşıya, pazara davet ediyorum. 66 liralık yardımı uygun gördüğünüz veri hazırlama kontrol işletmeni bu parayla ne alacak? Çorap bile alamaz' ifadelerini kullandı.
İlgezdi 24 Saat'e konuştu: 'Sağlıkta tepeden tırnağa bir çürümüşlük var'
Konuya ilişkin 24 Saat'e değerlendirmelerde bulunan Gamze Akkuş İlgezdi, sağlık alanında kamucu bir yaklaşımın terk edilmesinin sistematik bir çöküşe yol açtığını söylerek şunları kaydetti:
'Sağlık alanında AKP'nin kamucu bir yaklaşımı olmadığı için, tepeden tırnağa bir çürümüşlük hali var. Hekimlerimiz ve sağlık emekçilerimiz emekliliklerine yansıyan tek bir maaş dahi alamamaktadır. Sabit maaşları, sabit dönerleri ve döner sermaye eklenerek yapılan ödemeler gibi giyim yardımları da çorap alabilecek düzeydedir. Olması gereken; çalışma koşullarına uygun kalitede, ihtiyaç duyulan önlükten tuluma, ayakkabıdan çoraba kadar her şeyin ayni olarak verilmesidir. Böylece sağlıkçının hesabına 132 lira yatırmak yerine, en ucuzu bin lira olan önlüklerden yönetmelikte yazdığı haliyle iki adet verilmesi sağlanır. Sağlıkta kamucu yaklaşım böyle olur.'
'En yüksek yardım alan ebe bile önlük alamıyor'
İlgezdi, yapılan yardımların sembolik olmaktan öteye geçmediğini vurgulayarak, 'En yüksek yardım alan ebe bile cebinden 342 lira daha koymadan bir önlük alamıyor. Bu tablo bütçe sorunu değil, adalet sorunudur' dedi.
Sağlık Bakanlığı bütçesinin büyük bölümünün garantili şehir hastanelerine aktarıldığını belirten İlgezdi, 'Bu iktidar kepçeyi yandaşa, kırık tası sağlıkçıya uzatıyor' ifadelerini kullandı.
TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Ustael: 'Bir önlük 750 liradan başlıyor'
TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Nilüfer Ustael ise maliyetlere dikkat çekerek, Sağlık Bakanlığı'nın giyim yardımı uygulamasının sahadaki gerçeklerle hiçbir bağının olmadığını vurguladı. Bir hekimin işini yapabilmesi için ihtiyaç duyduğu kıyafetlerin maliyetini kalem kalem anlatan Ustael, en temel ekipmanın dahi ciddi bir ekonomik yük oluşturduğunu söyledi.
Ustael, 'Bugün en ucuz, en kötü kumaştan bir doktor önlüğü 750 liradan başlıyor. Alt-üst skrap dediğimiz kıyafetler 1250 liradan başlıyor, 1500 liraya kadar çıkıyor. Ayağa giyilen terlikler ise en aşağı 1500 lira. Yani bir hekimin yalnızca bir önlük, bir skrap ve bir terlikten oluşan temel kıyafeti 3 bin liraya yaklaşan bir bedel demek' dedi.
Bu kıyafetlerin tek seferlik olmadığını da hatırlatan Ustael, yoğun çalışma temposu, nöbetler ve hijyen koşulları nedeniyle sağlık çalışanlarının yedekli giyinmek zorunda kaldığını vurguladı.
'65-130 lirayla giyim yardımı olmaz'
Bordrolara yansıyan giyim yardımlarının çalışanlar arasında dahi standart göstermediğini belirten Ustael, 'Kimi arkadaşlara 60 lira, kimine 130 lira yatırılmış. En üst limit bu. Bu parayla giyim yardımı yapılması mümkün değil. Belki bir çift çorap alınabilir ama bunun adı giyim yardımı olamaz' ifadelerini kullandı.
Hemşireler ve diğer sağlık personelinin de benzer koşullarda çalıştığını söyleyen Ustael, 'Bir hemşireye 600 lira verilse bile bu parayla bir skrap alamaz. En ucuzunu bulmaya çalıştım, yine 1250 lira civarında. Sahadaki gerçeklikle hiçbir bağlantısı yok' diye konuştu.
'Kamu görevinde kıyafet ihtiyacı varsa karşılanmalıdır'
Sağlık çalışanlarının görevleri gereği özel kıyafet kullanmak zorunda olduğunu hatırlatan Ustael, bu ihtiyacın kamusal bir sorumluluk olduğunu vurgulayarak 'Bir kamu görevi yapıyorsanız ve o görev özel bir kıyafet gerektiriyorsa, o kıyafeti karşılamak idarenin yükümlülüğüdür. Polisin, askerin kıyafeti nasıl veriliyorsa sağlık personelinin kıyafeti de verilmelidir' dedi.
Sağlık Bakanlığı'nın meslek gruplarına göre renk kategorizasyonu içeren yeni bir düzenleme hazırlığında olduğunu da hatırlatan Ustael, bu durumun mevcut kıyafetleri işlevsiz hale getirebileceğine dikkat çekerek, 'Eğer bu düzenleme hayata geçerse, hekimler ve hemşireler ellerindeki kıyafetleri de kullanamayacak. Ancak verilen bu rakamlarla yeni kıyafetleri ikame etmek mümkün değil' ifadelerini kullandı.
'Kamucu yaklaşımda kıyafet ayni olarak sağlanır'
Kamucu bir sağlık sisteminde nasıl bir yol izlenmesi gerektiğine de değinen Ustael, geçmiş uygulamalara işaret etti. 'Eskiden mesleğe ilk başladığımız dönemlerde kumaş verilirdi, önlükler sağlanırdı. Kamucu bir yaklaşımda, çalışanların seçerek ve beğenerek aldığı kamuya ait bir kıyafet mekanizması olur' dedi.
Mevcut sistemin buna uygun olmadığını vurgulayan Ustael, 'Bugün Türkiye'de kamucu bir sağlık sistemi yok. Bu nedenle böyle bir uygulamanın hayata geçirilmesini de mümkün görmüyorum. Ancak özellikle asgari ücret düzeyinde çalışan yardımcı sağlık personelinin bu kıyafetleri kendi cebinden alabilmesi mümkün değil. Sahanın emekçileri bu yükün altından kalkamıyor' diye konuştu.