AYM, başvurucunun tutulma koşullarının sağlık durumuna uygunluğunun sürekli izlenmesine, gerektiğinde hastanede yatarak tedavi de dahil olmak üzere gerekli tüm tedbirlerin uygulanmasına karar verdi. Kararın bir örneğinin Marmara Kapalı Ceza İnfaz Kurumu ile İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine ve tedbirlerin uygulanmasına ilişkin olarak AYM'nin ivedilikle bilgilendirilmesine hükmedildi.

Yüksek Mahkeme, daha önce Kahraman'ın bireysel başvurusunda, 'hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine ve ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine' karar vermişti. Bu ihlal kararı sonrasında başvurucu, yeniden yargılama yapılması ve MS (Multiple Skleroz) hastalığı nedeniyle tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılması talebiyle Ağır Ceza Mahkemesine başvurmuştu. Ancak bu talep ile itiraz da reddedildi.

Bunun üzerine Kahraman'ın avukatları, 27 Kasım 2025'te AYM'ye yeniden bireysel başvuruda bulunarak tedbir talep etti. Başvuruda, 'hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlaline ilişkin sonuçların ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasına dair Anayasa Mahkemesi kararının uygulanmasına ve hakkı ihlal edilen kişinin sağlık durumu dikkate alınarak tahliye edilmesine yönelik talebin ilgili yargı merciince reddedilmesi nedeniyle kişinin tahliye edilmesine karar verilmesi' istendi.

AYM Birinci Bölümü, 3 Aralık 2025'te verdiği ara kararla tahliyeye ilişkin tedbir talebini 'bu aşamada' reddetti. Buna karşın, başvurucunun 'yaşamı ile maddi ve manevi bütünlüğünün korunması için gerekli önlemlerin alınmasına yönelik' tedbir talebini kabul etti.

Ara kararın gerekçesinde, başvuru dosyasında, Kahraman'ın ceza infaz kurumu koşullarında tutulmasının sağlığı açısından tehlike oluşturduğunu ortaya koyan bir sağlık raporunun bulunmadığına dikkat çekildi. Ayrıca başvurucunun tedavi imkanlarına erişimde zorluk yaşadığına dair bir bilginin de dosyada yer almadığı ifade edildi.

Gerekçede şu değerlendirmelere yer verildi:

'Ayrıca başvurucu Kurumun koşullarının sağlık durumu için elverişsiz olduğu ileri sürse de sözünü ettiği koşullar hakkında bilgi vermemiştir. Kaldı ki başvuru evrakından, gerektiği durumlarda başvurucunun gerekli tıbbi yardıma erişme imkanına sahip olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla başvurucunun temel haklarına yönelik ihlal veya ceza infaz kurumunda tutulmaya devam edilmesi nedeniyle telafisi mümkün olmayan önemli zararlara uğrama konusunda gerçek ve yakın bir riskle karşı karşıya kalabileceği değerlendirilmemiştir. Bu noktada Anayasa'nın tutuklu veya hükümlü bir kimsenin sağlık gerekçesiyle serbest bırakılması için devlete genel bir zorunluluk getirmediği ifade edilmelidir. Açıklanan nedenlerle başvurucunun tahliye edilmesine yönelik tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerekir. Bununla birlikte başvurucunun kronik bir rahatsızlığının bulunması nedeniyle tedbir talebi, başvurucunun yaşamı ile maddi ve manevi bütünlüğünün korunması bağlamında da ele alınmalıdır.'

Gerekçede ayrıca, Anayasa'nın 17. maddesinin ceza infaz kurumlarında tutulan kişilerin insan onuruna yakışır koşullarda bulunmasını güvence altına aldığı vurgulandı. Bu kapsamda, mahkumların sağlık ve esenliklerinin yeterli şekilde korunmasının ve gerekli tıbbi yardımın sağlanmasının zorunlu olduğu belirtildi.

2016 Öncesi Genel Sağlık Sigortası borçları Meclis gündeminde
2016 Öncesi Genel Sağlık Sigortası borçları Meclis gündeminde
İçeriği Görüntüle

Son olarak, 'Sürekli takip edilmesi gereken kronik bir hastalığının bulunduğu dikkate alındığında yaşamı ile maddi ve manevi bütünlüğünün korunması için başvurucunun sağlık durumunun takip edilmesi ve gereken tıbbi teşhis, tetkik ve tedavi olanaklarından faydalanması konusunda tedbir kararı verilmesi gerekir' ifadelerine yer verildi.

Kaynak: ANKA